Komik Fıkralar

gülümseyebilmek için...

Hediye

Posted by muTLu

Anaokulunun son günü küçük öğrenciler öğretmenlerine hediye verdikleri bir parti düzenler. Çiçekçinin oğlu öğretmene bir hediye paketi uzatır. Öğretmen paketi yavaşça sallar eliyle
tartar ve
— Sanırım bu bir buket çiçek.
— Doğru. Nerden bildiniz öğretmenim?
— Şey, tahmin ettim.
Sıradaki öğrenci şekercinin kızıdır. O da öğretmene bir hediye verir. Öğretmen gülümseyerek paketi alır, eliyle tartar ve hafifçe sallar:
— Sanırım bu bir kutu çikolata.
— Aaa, nerden bildiniz öğretmenim?
— Şey, bir tahmin sadece. Nasılsa tuttu işte.
Bir sonraki hediye Tekel bayisinin oğlundan gelir. Öğretmen paketi alır ama alttan küçük bir sızıntı vardır. Paketi tutarken parmağı ıslanan öğretmen yavaşça parmağını diline sürer:
— Bu şarap olabilir mi?
— Hayır öğretmenim! …diye bağırır çocuk heyecanla.
Öğretmen tekrar sızan yerden bir damlayı parmağıyla alıp tadına bakar:
— Şampanya öyleyse.
Daha da heyecanlanan çocuk ..
— HAYIR öğretmenim!
Öğretmen sızıntının bir daha tadına bakar:
— Tamam. Pes ediyorum, bilemeyeceğim. Nedir bu ?
Çocuk neşeyle haykırır:
— Bir köpek yavrusu!

Görüyorum

Posted by muTLu

Matematikçi ve mühendis, fizikçinin verdiği konferanstadır. Konferansın konusu 9, 12 ve daha da büyük boyutlu uzaylarda oluşan fiziksel proseslerle(=süreç) ilgili Kaluza-Klein kuramıdır.Matematikçi oturmuş, konuşmayı zevkle dinlerken, mühendisin kaşları çatık ve kafası karışmış bir durumdadır. Öyleki konuşmanın sonuna doğru mühendisin başına ağrılar hücum etmiştir. Nihayet konuşma sonlanır. Matematikçi ;
- Gördüğüm en güzel sunu!! Harika!! Hatta süper!!!
Yorumunu yapınca mühendis daha fazla dayanamadı:
— Bütün bunları nasıl anlayabiliyorsun?
— Bu prosesi hayal edebiliyorum.
— Nasıl oluyor da 9 boyutlu uzayda gerçekleşen bir şeyi hayal edebiliyorsun?
— Basit, olayı önce (n) boyutlu uzayda görüyorum, sonra n’yi 9′a gönderiyorum.

Fermuar

Posted by muTLu

Üniversiteden bir grup, ders çıkışı kantinde bir masaya oturup sohbet ederlerken, içlerinden bir tanesi ayağa kalkmış kız arkadaşına heyecanlı heyecanlı birşeyler konuşmaktadır. Konuşmasının en damar yerinde, kız arkadaşı kibarca:
— Özür dilerim sözünü kestim. Önce bir şey diyebilir miyim? Şeeey, fermuarın açık.
Çocuk hemen önüne bakar, dona kalır tabi. Surat kıpkırmızı. Yanındaki erkek arkadaşına dönerek:
— Lan insan bi söyler yahu!! Fermuarımın açık olduğunu bir kızdan mı duyacaktık!!
Suçlanmasına anlam veremeyen arkadaşı, altta kalmamak için karşılık verir:
—Abi ne biliyim ya! Ben, sen konuşurken orana mı bakıyorum sanki?

İbne

Posted by muTLu

İlkokul 4.sınıfta, Öğretmen:
—İnsan nelerden etkilenir?
Biri;
— Kahve!
Onaylayan öğretmen:
— Başka?
— Alkol!
— Tamam. Başka?
Ön sıradaki Ali hemen atılır:
— Çıplak kadın!
Öğretmen afallar..
— Bak Ali, seni cezalandırıyorum. Sınıf ortamında uygun olmayan bu sözleri söylediğin için "Öğretmenim bunu benden 100 kere yazmamı istedi" diye yaz ve bunu babana imzalat, yarın bana getir!!Ertesi gün sınıfa giren öğretmen, sınıfın en arka sırasında oturan Ali’yi hemen fark eder:
— Ali oğlum! Neden en son sıraya geçtin? Cezanı yazıp babana imzalattın mı?
—Evet öğretmenim..
—Peki, baban ne dedi?
— Babam… Öğretmenim, babam; ”eğer bir erkek, çıplak bir kadından etkilenmiyorsa kesin ibnedir ve ondan uzak durmak gerekir, dedi!”

Ördek

Posted by muTLu

Anaokulunda öğretmen çocuklara boya kitabını açtırmış ve elinde şemsiye tutan ördeğin bulunduğu sayfayı buldurup:
— Hadi çocuklar!! Şimdi ördeği sarıya, şemsiyeyi yeşile boyayacaksınız!

Sıraların arasında gezerken Alihan’ın ördeği itfaiye arabası gibi kıpkırmızı boyadığını görür , Hafif kızarak:
— Alihan! Sen kaç kere kırmızı ördek gördün bakayım? Ha?!
Ayağa kalkan Alihan:
— Öğretmenim! Siz elinde şemsiye ile gezen ördeği kaç kere gördüyseniz o kadar!

Bebeği Görmek

Posted by muTLu

65 yaşlarındaki bir bayan doğum yapar. Hastaneden eve döndüğü gün eş dost ziyaretine gelir. Gelenler biraz sohbetten, hal hatır faslından sonra bebeği görmek isterler.
Anne:
- Şimdi olmaz, belki birazdan! der.
Sohbet sürer ve yarım saat kadar sonra misafirler tekrar bebeği görmek isterler.
Anne:
- Şimdi olmaz, belki biraz sonra! diye yanıt verir.
Sohbet 10 dakika kadar daha sürdükten sonra misafirlerden biri bu kez sabırsızlıkla:
- Bebeği şimdi görebilir miyiz?
Anne:
- Şimdi olmaz, bebek ağlayınca! diye karşılık verince, misafirler meraklı ve şaşkın:
- Neden ağlayınca?
Yaşlı anne, en doğal haliyle mırıldanır:
- Çünkü bebeği nereye koyduğumu unuttum!.

El Arabası

Posted by muTLu

İnşaat sahasındaki genç bir adam, gücünü abartıp, herkesi yenebileceğini söyleyip böbürleniyordu. Bu arada kafayı taktığı yaşlı işçilerden biriyle de sürekli dalga geçiyordu.
İhtiyar duruma ifrit oluyor ama elinden de bir şey gelmiyordu. Yaşlı işçinin sonunda canına tak etti:
- Pekala, seninle haftalık yevmiyeme iddiaya giriyorum. Şu karşıdaki ek binaya el arabasıyla öyle bir şey götüreceğim ki sen onu el arabasıyla geri getiremeyeceksin. Var mısın?.
- Tamam ihtiyar... Bakalım n’apacaksın? dedi yükseklerde gezen genç...
Yaşlı adam biraz sonra el arabasını getirdi ve eliyle gence işaret etti:
- Tamam, hadi bin arabaya!..

Danışma

Posted by muTLu

Vatandaş, bir avukatın yazıhanesine gelir. Duvarda büyük harflerle şu uyarı yer almaktadır;"Danışmadan ücret alınmaz."
Vatandaş, buna güvenerek sorununu avukata açar, avukat da gerekli bilgiyi vatandaşa verir. Ona çay ısmarlar, tüm bu teşrifattan çok memnun olan vatandaş, avukata teşekkür ederek kapıya yönelir. Tam çıkmak üzereyken avukatın uyarısıyla yerinde durakalır;
- Danışma ücretini vermediniz!
Vatandaş şaşırmıştır;
- Aman avukat bey, şuradaki yazıda danışmadan ücret alınmadığı yazmıyor mu?
Avukat
- Eeee, tamam yazıyor, danışmadan ücret almıyoruz. Ama danışınca ücret alıyoruz. Sen de danıştın, ücreti öde bakalım! .

Maymun

Posted by muTLu

Polis, yoldaki trafik kazasına geldiğinde,
ambulans arabadaki kadın ve adamı ağır yaralı olarak hastaneye götürmektedir. Etrafı incelerken birden araba enkazının içinden dışarı çıkmaya çalışan bir maymun görüyor.. Hayvanı kurtarır ve ona;
- Keşke bu nasıl oldu anlatabilsen, der. Aa oda ne?
Maymun;
- Ben konuşabiliyorum!! demez mi? Tabii polis çok şaşırır:
- Sen bu kazayı gördün mü?
- Evet, ben de arabadaydım, ben onların maymunuydum.
- Nasıl oldu anlat öyleyse!
- Son sürat gidiyorduk.. Bu arada ikisi de içiyorlardı,
- Eeee..?
- Sonra birlikte marihuana çektiler,
- Aman Allahım!!… Sonra…???
- Öpüşmeye başladılar,
- Bi dakika bi dakika… Yani şimdi senin sahiplerin arabada son sürat giderken hem içiyor hem esrar çekiyor hem de öpüşüyorlardı öyle mi??
- Aynen..
- Peki bütün bunlar olurken sen ne yapıyordun??
- Arabayı kullanıyordum.

Galiba Yaşayacak

Posted by muTLu

Sibirya'da köyün birinde, bir cenaze mezarlığa götürülüyormuş. Derenin kenarından geçerken tabut köylülerin ellerinden düşüvermiş. Tabutun içindeki ceset de dereye yuvarlanmış. Derenin akıntısı da, cesedi, dinamitle avlanan balıkçıların yanına sürüklemiş.
Balıkçılar "acaba adamı dinamitle biz mi öldürdük" endişesine kapılarak, cesedi askeri kışlanın dikenli tellerine bırakmışlar. Nöbetçi er, bölgeye birinin yaklaştığını düşünerek cesedi yaylım ateşine tutmuş. Hemen ambulans çağrılmış, delik deşik olan ceset hastaneye kaldırılmış. Operasyon altı saat sürmüş. Altı saatin sonunda doktor ameliyattan çıkmış, alnından akan terleri silmiş:
- Çok zor oldu ama galiba yaşayacak!

Bunama

Posted by muTLu

Yaş konusunda bir hayli yol aldıklarının farkında olan karı-koca; ev yaşantılarında birçok küçük unutkanlığın başladığını kabullenirler. Bunun tehlikeli olabileceğinden korkarlar. Örneğin, ocağı kapatmayı unutmaları yangın çıkmasına neden olabilir. Bu yüzden yardım almak için bir psikoloğa gitmeye karar verirler.
Psikolog onların yaşındaki insanların pek çoğunun küçük hatırlatıcı notlar alarak bu sorunu azalttığını anlatır. Yaşlı çift bu öneriyi çok hoş bulur ve psikoloğun ofisinden ayrılıp, eve dönerler. Kadın oturduğu koltuktan ayaktaki eşine seslenir:
- Hayatım, mutfaktan bana bir tabak dondurma getirir misin? Unutmaman için istersen not al!
- Saçma, bir tabak dondurmayı hatırlayabilirim.
- Peki, üzerine biraz da çilek istiyorum. İstersen not al!
- Gerek yok! Bir tabak dondurma, üzerine çilek. Hatırlayabilirim.
- Tatlım, yalnız üzerine biraz da krema istiyorum. Şimdi yazsan iyi olur. Unutacaksın!.
- Şimdi geliyorum. Hafızam o kadar da kötü değil.
Adam mutfağın kapısını kapatır. Kadın biraz sonra adamın dolaptan çıkardığı tencere, tava seslerini duyar. Kocası on beş dakika sonra odaya girer, karısına doğru yürür ve bir tabakta pişmiş et ve yumurtayı uzatır. Kadın önce tabağa, sonra kocasına bakar:
- Hey!.. Tostlar nerede?

Şişe

Posted by muTLu

Psikologa başvuran adam;
- Geceleri uyuyamıyorum efendim, sürekli yatağın altında biri varmış gibi geliyor, yatağın altına iniyorum bu seferde sanki yatağın üzerinde birileri varmış gibi geliyor.
Doktorda ;
- Altı aylık bir çalışma sonucu bu sorunu hallederiz.
— Peki, vizite ücreti ne kadar?
— Seans başı 50 dolar haftada üç seans.
Tabi adam gidiş o gidiş.
Doktor bir kaç ay sonra hastaya sokakta rastlamış gıcık birşekilde gülerek ;
- Ne oldu hastalıktan kurtulabildin mi?
Adam da gülerek;
- Evet hem de bir şişe şaraba hallettim.
Doktor çok şaşırmış ;
- Nasıl yani?
— Sizden çıktıktan sonra birahaneye uğradım, biramı içerken yanımdaki berduşla dertleştik, ona bir şişe şarap ısmarladım o da bana karyolanın bacaklarını kesmemi tavsiye etti.

Eşek

Posted by muTLu

Adamın biri karadenizli arkadaşına 'eşek' demiş.
Karadenizli sormuş :
-Eşek olduğum için mi arkadaşınım; yoksa arkadaşın olduğum için mi eşeğim?

Eller

Posted by muTLu

Yanındaki sormuş:
— Dostum senin sıkkın bir halin var.
— Evet, karım canımı sıkıyor. Hangi yarışa girsek beni geçiyor, yeniyor. Jogging, bowling,tenis, bezik. Aklına ne gelirse...
— Sana bir fikir vereyim, demiş öteki, karını çiş yarışmasına davet et bu defa mutlaka sen
kazanırsın.
Hımbıl adam sevinçle evin yolunu tutmuş.
Karısına;
— Var mısın bu yarışa?
—Varım!!.
İçebildikleri kadar bira içmişler ve gecenin karanlığında yarışmak için bahçeye çıkmışlar. Önce hanımefendi çişini yapmış. Şöyle bir metre kadar bir uzaklığa ulaşmış. Sıra adama gelmiş. Tam başlayacak:
— Yooo!!
— Niye ne oldu?
— Elleri kullanmak yok!...

Laz Mısın

Posted by muTLu

Bir gün Rizeli arkadaşımla gecenin bir yarısı; Bursa’dan Mudanya’ya gidiyorduk. Yolda trafik polisi durdurdu, kontrol yaparken arabayı kullanan arkadaşıma;
— Sende mutlaka silah vardır, göster seni bırakayım.
Arkadaşım;
— Polis sen değil misin? Sen ara bul o zaman!
Sinirlenen memur arabanın bagajı, koltuk altı, torpido gözü vs..arabanın her yerine baktı,baktı..Tabi bir şey bulamadı. Sinir katsayısı artık konuşmalarına yansıyan memur, biraz da tehditkar;
— Bana silahı çıkar, yoksa fena olur!
Bunun üzerine Rizeli arkadaş;
— Allah Allah!! Kardeşim sen Laz mısın?
Polis;
— Evet, nereden bildin? Trabzonluyum.
— Hiiçç, üzerimi aramadın da!

Uyanık

Posted by muTLu

Adamımız alkollü olarak Boğaz’dan evine dönerken, sanırım Beylerbeyi'nde trafik ekipleri tarafından alkol kontrolü için araç kuyruğuna sokulmuş. Sırasının gelmesini beklemeden motoru durdurup inmiş, arka koltuğa geçmiş...
Derken öndeki sırası gelen araç gitmiş. Trafik polisi gelip, arka koltukta oturan bizimkine;
— Beyefendi, şoförünüz nerede? Aracınızı ilerletin lütfen!!
Bizimki de şaşkın ve üzgün bir ifadeyle;
— Memur bey, ben de şaşkınım. Siz bizi alkol kontrolü kuyruğuna sokunca, benim şoför aracı bırakıp kaçtı. Demek alkollüymüş.
Trafik polisi şaşırmış;
— Siz geçin direksiyona. Aracınız yolu tıkıyor!!
Bizimki,
— Olmaz, ben alkollüyüm. Araç kullanamam! diye direnince, polis;
— Ziyanı yok. Bu defalık görmezden geliriz, diye zorlamış.
Zorla direksiyon başına geçirilen bizimkine trafik polisi;
— Teşekkür ederiz!

Eldiven

Posted by muTLu

Genç adam yeni tanıştığı kız arkadaşına hediye vermek istemişti. Bu ona alacağı ilk hediye olacaktı. Bu yüzden fazla özel bir şey seçmemeye karar verdi. Ama alacağı şey biraz da romantik olmalıydı. O gece birlikte çiseleyen karın altında yürürken avucunun içinde ısıtmaya çalıştığı elleri hatırladı ve eldiven almaya karar verdi.
Alışverişe bu tür işlerde becerikli olan kız kardeşini de yanına alarak çıktı. Bir büyük mağazadan içi kürklü bir çift beyaz eldiven aldılar.Kız kardeşi de kendine bir çift dantelli külot aldı. Mağazadaki paketleme sırasında bir karışıklık oldu. Eldiven kız kardeşinin paketine girdi, külotlar da mağazanın özel kuryesiyle kız arkadaşının evinin yolunu tuttu.İçindeki romantik notla birlikte....
Sevgilim,
Geçen akşam seninle çıktığımızda bunlardan giymediğini fark ettim. Eğer kız kardeşimle beraber olmasaydım ben uzun ve düğmeli olanlarını alırdım, ama kardeşim kısa ve düğmesiz olanlarından kullanıyor. Çıkarması daha kolay oluyormuş... Renginin açık olması çabuk kirleneceği izlenimini veriyor. Ancak bunları satın aldığım bayan tezgahtar bana kendisininkini gösterdi. Üç haftadır kullanıyormuş. Yakından baktım hiç kirlenme yoktu. Tezgâhtar bayandan bir şey daha rica ettim. Seninkileri giyip nasıl durduğunu, bana üzerinde göstermesini istedim. Hemen giydi. Çok şık duruyor. Elimi uzattım, okşar gibi sıktım. Ele de çok hoş geliyor, keşke bunları ilk giydiğinde yanında olup sana yardım edebilseydim. Seninle buluşuncaya kadar birçok yabancı elin ona dokunacağını düşünmek beni üzüyor. Çıkardığın zaman içi biraz nemli olabilirmiş.O zaman üfleyerek havalandırman gerekiyormuş. Önümüzdeki günlerde bunları nasıl avucumun içine alıp, nasıl defalarca öpeceğimi düşünüyorum.
Cuma akşamki buluşmamızda giymeyi unutma.
Sevgilerimle.
NOT: Giydikten sonra üstten aşağı kıvırarak biraz tüy görünmesini sağlamak, son günlerde modaymış.

Çocuk Kalanlar

Posted by muTLu

— Gel oğlum kalk bakalım tahtaya, sana bir sorum var.
— Buyurun, sorun tabii öğretmenim,
— Canlılar kaça ayrılır?
— Dörde ayrılır öğretmenim...
— Bana yanlış gibi geldi ama say bakalım...
— Bitkiler, Hayvanlar, İnsanlar, Çocuklar...
— Çocuklarda insan değil mi oğlum?
—Haklısınız, o zaman canlılar üçe ayrılır öğretmenim...
— Peki, simdi yeniden say bakalım.
— Bitkiler, Hayvanlar ve Çocuklar...
— Oğlum peki, insanlara ne oldu?
— Düşünebilenleri hep çocuk kaldılar, düşünemeyenleri de zamanla hayvanlaştılar öğretmenim.

Kol Ağrısı

Posted by muTLu

Adamın biri işyerindeki kantinde arkadaşıyla yemek yerken
— Kolumun ağrısından ölüyorum. Doktora gitsem iyi olacak, diye arkadaşına dert yanmış. Arkadaşı da;
— Yahu ne gerek var.İlerde köşedeki marketin çıkışında yeni bir bilgisayarlı cihaz koydular. Üç dolara bir jeton alıyorsun kasadan, atıyorsun, yanında getirdiğin idrar örneğini açılan kapaktan içeri veriyorsun, on saniye sonra sonucu ve tedavi için yapman gerekenleri öğreniyorsun..Göreceğin gibi ucuz ve çabuk, diye de eklemiş.
Adam hemen bir kaba idrarını doldurup arkadaşının dediğini yapmış ve bilgisayar 10 sn. içinde yazılı olarak karşılık vermiş;
- Kolunuzda bir cins eklem ağrısı olan Teniselbo oluşmuş.. Sıcak suya koyun, ağır işlerdenkaçının, iki hafta sonra düzelecektir.
Memnun ve mutlu eve dönen adam, bir yandan bilgisayarın dediğini uygularken bir yandan da muzırca düşüncelere kapılıp bu akıllı cihazın nasıl aldata bileceğini düşünmeye başlamış.
Ertesi gün olunca bir miktar çeşme suyuna köpeğinden alınmış bir idrarı koymuş, üstüne bir şekilde elde ettiği karısının ve kızının idrar örneklerini eklemiş. Tüm bu karışımın üzerine bir de mastürbasyon yapıp doğru cihazın yanına varmış. Jetonu atıp kabı makineye vermiş, on saniye sonra cihazdan yazılı yanıt gelmiş.
1. Çeşme suyunuz çok kireçli. Bir filtre cihazı almayı düşünün
2. Köpeğinizde kene var. Eczaneden özel bir şampuan alıp köpeğinizi yıkayın.
3. Kızınız kokain bağımlısı. Bir psikiyatri kliniğine yatırın.
4. Karınız hamile. İkizler. Sizden değil. iyi bir avukat bulun.
5. Kendinizi bu yolla tatmin etmeyi bırakmazsanız kolunuz iyileşmez...

Görsün

Posted by muTLu

Sokakta dolaşırken yanıma pasaklı, pejmürde görünüşlü, muhtemelen evsiz bir bayan yaklaştı ve akşam yemeği için bir kaç dolar vermemi istedi.
Cüzdanımdan 10 dolar çıkardım ve sordum:
— Eğer bu parayı sana verirsem, bununla
akşam yemeği yerine şarap alır mısın?
— Hayır, yıllar önce içkiyi bıraktım.
— Bu parayla yiyecek almak yerine alış verişe
gider misin?
— Hayır, alış veriş için boş zamanım yok. Tüm zamanımı yaşamda kalmak için harcıyorum.
— Bu parayı yiyecek almak yerine güzellik salonunda harcamaya ne dersin?
— Deli misin, 20 yıldır saçlarımı yaptırmıyorum.
— Pekâlâ. Sana bu parayı vermeyeceğim. Onun yerine seni, kocamla birlikte akşam
yemeğine restorana götüreceğim.
Evsiz bayan çok şaşırdı;
— Bunu yaptığın için kocan sana kızmaz mı? Çok kirliyim ve muhtemelen iğrenç
kokuyorum.
— Sorun değil. Önemli olan; kocamın alışverişten, kuaförden ve şaraptan vazgeçen
kadınların neye benzeyeceğini görmesi.

Konuşan Kurbağa

Posted by muTLu

Adamin biri, yolda karsidan karsiya geçerken, yol kenarinda duran bir kurbaga adama seslenmis:
- Hey, arkadas. Ben çok güzel bir prensesim. Beni öpersen yine prenses olacagim. O zaman herkese "Bu cesur adam beni kurtardi" derim. demis. Adam, kurbagayi eline almis, gülümsemis ve cebine koyduktan sonra yoluna devam etmis. Bir süre sonra yolun kenarina çömelmis, cebinden kurbagayi çikarip avcunun içinde tutarken, kurbaga adama:
- Inan bana, ben gerçekten çok güzel bir prensesim. Beni öpersen, seninle bir günümü beraber geçiririm. demis, yalvararak. Adam, yine gülümsemis ve kurbagayi cebine koyup yoluna devam etmis. Bir süre sonra yine yol kenarinda durmus ve cebindeki kurbagayi çikarip onu seyretmeye baslamis. Kurbaga adama yalvaran bir sesle:
- Ne olur beni öp. Ben bir prenses olunca, söz veriyorum seninle bir yil beraber olacagim. Hem de ne istersen yaparim. demis. Adam yine gülümseyerek kurbagayi cebine koymus. Yoluna devam ederken kurbaga cebinden çigliklar atarak bagirmis:
- Be adam! Beni niye öpmüyorsun. Öpünce çok güzel bir prenses olacagim. Neden bana inanmiyorsun?
Bunun üzerine adam cebinden kurbagayi çikarip yüzüne yaklastirmis ve gülümseyerek:
- Ben bir bilgisayar programcisiyim. Bir kiz arkadasa ayiracak pek zamanim yok. Ama "konusan bir kurbaga" çok hos...

Farzetki Öküzler Yiy

Posted by muTLu

Erzurum'da birisi tanıdık bir köylü dostuna misafirliğe gidiyor.Köylü ev sahibi izzet ikramda bulunuyor. Yemekten sonra misafirin önüne bir kalbur yer elması köyuyor. Bu kadar çok ikramdan mahcup olan misafir:
-Aga ne zehmet ettin, bunlara ne luzum vardi der.
Ağa:
-Ne zehmeti efendi farzetki musurluge tokmusem öküzler yiyir!

Eleyse niye durdun

Posted by muTLu

Erzurum'lu bir hanım telaşla koşarak Belediye otobüsünüdurdurmaya uğraşıyor. Halk ıslıklıyor. Şöför acı bir frenleduruyor.
Kadın:
-Gardaş bu otubus iliceye gidir mi?
Şöförün cani burnunda, araba dolu, zor durmuş, kızgınlıkla
-Hayır bacı, getmez ''
Kadın:
-haydaaaa eleyse niye durdun !"

Döve Döve Yedirdik

Posted by muTLu

Kartal Devlet Hastanesi'ne gece nöbetinde bir çocuk getirilir.
Yapılan tetkiklerden sonra çocuğun ayağının burkulduğu anlaşılır.
Hekimimiz babayı içeri çağırır ve "Çocuğa voltaren pomat yazıyorum.
Günde üç kere yedire yedire surun" der. Aradan bir hafta geçmiştir ki
ayni adam ve ayni çocuk bir kez daha gelirler hastaneye. Çocuğun
ayağı davul gibi şişmiştir, suratı da morluklar içindedir.
"Doktor bey" der, "bu çocuğun ayağı kırık." Doktor hayretler içinde
kalmıştır. Ayağın kırık olmadığını bilmektedir. Merakla sorar "Peki
verdiğim merhemi ne yaptınız?" "Valla doktor sizin dediğiniz gibi
günde üç öğün ekmeğin üstüne surduk yedirdik, surduk yedirdik. Yemek
istemedi ama döve döve yedirdik. Gine de inmedi sisliği... Naapsak
bilmiyom artik..."

Ferrari

Posted by muTLu

Yıllar sonra kavuştuğu elden düşme Murat arabasıyla yolculuk yaparken bir anda araba arıza yapar. Yolun Kenarına çeker. Motor kapağını açar, ne olduğunu anlamaya çalışırken bir Ferrari yanına yanaşır.
"Hemşerim, arabanın nesi var? Dilersen senin arabayı beninkine bağlayalım, çekeyim seni ilk tamirciye kadar." der.
Çok sevinir bizimki. Hemen Murat’ı kalınca bir halatla Ferrari' nin arkasına bağlarlar. Ferrari' nin sahibi genci uyarır,
"Ben hız yapmayı çok severim. Eğer farkında olmadan aşırı hız yaparsam,sen selektör yapar beni uyarırsın!"
Delikanlı "Tamam!" der ve yola koyulurlar. Bir süre sonra Ferrari gaza basmaya başlar, 60, 80, 100... derken Murat arkadan selektör yapar. Ferrari durumu hatırlar ve yavaşlar, bir süre sonra Ferrari tekrar gaza basar, 70, 80, 100... Murat tekrar hatırlatır. Ferrari yavaşlar. Yollarına böyle devam ederlerken bir Lombarghini Ferrari' ye yaklaşır ve
"Kapışalım mı?" der. Ferrari yanıtlar, "Nesine?" Lombarghini "340 km. ötedeki benzinliğe ikinci varan, ilk varanın deposunu doldurur. Ferrari kabul eder ve yarışa başlarlar. 120, 140,180, 220... Gaza basmaktadırlar. O arada trafiği kontrol eden polis helikopterinde görevli polis Temel merkeze bilgi vermektedir,
"Komiserim, şehrin kuzeyindeki yolda trafik güvenliği tehdit altında! 3 araç yarış yapıyor. Bir Ferrari ile bir Lombarghini saatte 300 km hızla yan yana gidiyorlar, arkadan da bir Murat onları geçmek için 10 dakikadır selektör yapıyor!".

Cebinize Koyun

Posted by muTLu

Transferden eline geçen para ile rulet oynayan toy bir genç futbolcu parasının sonu geldiği zaman,
oyunu idare eden adamın yanına sokularak kulağına:
''Affedersiniz çok para kaybettim,cebimde tek bir yüzlük kaldı,ne olur bana bir akıl verin,
bu parayı hangi numaraya koymamı tavsiye edersiniz''deyince adam gencin haline acır bir tavırla:
''Cebinize koymanızı tavsiye ederim''dedi.

Biraz Hastaydım

Posted by muTLu

Oldukça sosyetik bir bayanın canı çok sıkılırmış.Canı sıkıldıkça dagenç ve yakışıklı birdoktorun muayenehanesine gelip:
--Kalbim sıkışıyor,Doktor...
Ya da:
--Çarpıntım var doktor gibilerden bir bahane uydurarak muayene olurmuş.
Yakışıklı doktor sosyetik bayanın her gelişinde üstünkörü bir muayene ile kadını savarmış.
Aradan zaman geçmiş.Sosyetik bayan 10 gün 15 gün ortalıkta görünmemiş.Nihayet bir sabah doktorun muayenehanesine gelmiş.
Doktor:
--Aman efendim,çoktandır görünmüyordunuz,nerelerdeydiniz?diye sormuş.
Kadın cevap vermiş:
Sormayın doktorcuğum sormayın.15 gündür gelemedim,çünkü üstünüze afiyet biraz hastaydım da...

Hasta

Posted by muTLu

--Sabahları bir dilim ekmekle yüz gram beyaz peynir.Öğleyin biraz salata ve haşlama et.
Akşamları bir dilim ekmek,yağsız süt ve bol meyve yiyeceksiniz...
Hasta:
--Peki Doktor Bey,bu yazdırdıklarınızı yemekten sonra mı yiyeceğim yoksa yemekten önce mi?